27 Temmuz 2009 Pazartesi

Susuzluğa mahkûm bozkırın suya mahkûm ağaçları: Kavak ve söğüt


Anadolu'da ağaç ve yeşillik denilince ilk akla gelendir kavak ve söğüt. İncecik akan bir dere boyunda, derin ya da değil tüm vadilerde boy gösteren yeşillik namına hep bu iki ağaç vardır.

Evet, söğüt ve kavak, susuzluğa mahkûm bozkırın suya mahkûm ağaçlarıdır; Anadolu'ysa, suya mahkûm bu ağaçlarla ağaçsızlığa mahkûm olmuş koca bir ülke...

Ne garip, ne yaman, ne çelişki... Hoş, keşke Anadolu’nun her yeri bu iki ağaçla dolu olsa ya! Kendisini geometrik artışla çoğaltabilen tohumlu -suya muhtaç olan veya olmayan- orman ağaçları varken susuz bir coğrafyada suya muhtaç ve üstelik tohumsuz (çimlenme vasfı çok zayıf olduğu için neredeyse tohumsuz denilebilecek) ağaçlar...

Şimdilerde kimi yerel yönetimler, "hem yeraltı suyunu çekiyor, tüketiyor hem polen* üretiyor" gerekçesiyle bu ağaçları da (sanki dünya yaratıldığından beri bu iki ağaççık su tüketmiyor ve başka bitkiler polen üretmiyor!) kademeli olarak kesiyor, söküyor.

Kim bilir, vardır bir bildikleri!

*Kavak ve söğüt ağaçları, sanıldığının aksine o kadar da polen üretmezler. İlkbaharda etrafa yaydıkları, polen zannedilen pamukçuklar da polen değildir. Medya, yanlış bilgi ve yönledirmeyle ağaç (kavak, söğüt) varlığına zarar veriyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder