29 Temmuz 2010 Perşembe

Rahim Demirbaş'ın bozkırlarda yankılanan sessiz çığlığı...

.
"Orman ve çevre nasıl korunur?


Bu başlığı dikkat çekmek için koydum, yoksa bir uzman edasıyla bu konuda akıl verecek değilim. Ama insanımıza temiz ve doğal çevre bilinci verilmeden, herkesin yeşili ve çevreyi kendi öz mülkünü, bağını bahçesini korur gibi korumayı vazife bilmelerini sağlamadan bu değerlerin korunamayacağını biliyorum.

Benim dikkat çekmek istediğim olay, bir vatandaşımızın yıllardır emek vererek dikip yetiştirdiği bir küçük ormanın korunması ve bunun için yapılacak küçük bir yardımla ilgilidir. Başkaları orman yakarken, ormanlık alanlara evler kurarken, tarla açarken toprağında orman yetiştiren bu vatandaşın örnek faaliyetini, Değerli Çevre ve Orman bakanımızın veya Tarım ve Köyişleri bakanımızın küçük bir himmet ile desteklemeleri teşvik edici olacaktır.

Konya-Ereğli-Beyören köyünden, emekli matematik öğretmeni Rahim Demirbaş'ın mektubunu dikkatlere sunuyorum:

"...Değerli hocam,benim sıkıntım bitmez,tam bu yıl düzlüğe çıktım derken Allah'ın emrine şükür bu defa da kar yağışlarının azlığı ve sıcaklar benim suyun canını çekti. Ben de durumumu Mektup yazarak Cumhurbaşkanıma, Başbakanıma, Orman ve Tarım Bakanıma anlattım. Bu (aşağıdaki) mektup acaba beni suçlu duruma düşürür mü? İlgilenirseniz mutlu olurum.
Saygılar sunar...

"Ülkemizin büyük sorunları ile uğraşan sizleri rahatsız etmek istemezdim ancak çaresiz kaldım. Ben Türkiye'nin en fakir köylerinden birinde 1940 yılında dünyaya gelmişim.

"Köyümüze ilkokul 1956'da açıldı, dışardan ilkokulu bitirerek üniversiteyi köyümde ilk okuyan benim.43 yıl öğretmenlik 25 yıl dershanecilik yaptım Ereğli'de binlerce öğrenci okutup bunları Öğretmen, Doktor, Profesör ve mühendis .... olmalarında aracılık ettim. İçkim, sigaram, kumarım, gece hayatım yok, siyasetle de aram yok.


Çevrem sever, sayar, pek çok fakir çocuğun ücretsiz olarak dershanede okuyup istikbal sahibi olmasına da aracılık ettim.

"1998 yılında köyümde dağlık ve içinde üretim yapılmayan topraklar satın alıp orman oluşturmaya başladım. Eğer bu erozyona uğramış, suyu, yağışı az topraklarda orman oluşturulursa bu örnek bir model olur diye düşündüm. Bu güne kadar yani 13 yıldır güzel netice aldım. Kendi arazilerimin içerisinde bulunan sızıntı suları drenajla toparlayıp yaptırdığım 6 adet havuzda biriken suları diktiğim ağaçlara cankurtaran suyu olarak veriyordum. İki defada kuyu denedim 144 metreye inildi ancak istenen sonucu alamadım.


"Bu yıl kar yağışının azlığı ve hava sıcaklığının yüksek olmasından dolayı da yaşayan 22 000 ağaç kurumakla karşı karşıya, eğer 2000 m 110 luk boru temin edebilirsem kooperatif kuyularından su taşıma imkânım olacak.


"...şu an elimdeki bütün birikimim bitti, bankalardan krediler aldım, kredi alma imkanım da kalmadı. Çevrem beni varlıklı biri biliyor, kimseye de derdimi anlatıp onların iyi niyetlerini istismar edemem.

"Devletime; Büyük devletimin yetkililerine derdimi anlatıyorum. Bana 2000 metre boru verilmezse veya devlet gücüyle bir kuyu kazılmazsa emeklerim zayi olacak.


" 22.000 (yirmi iki bin) Şirine Ferhat olunuz Efendim, sizin kolunuz uzun olayı yerinde tetkik ettirebilirsiniz. Ne olur isteğimle ilgileniniz. Saygılar sunarım. Allah ömrünüzü..."


Hayrettin Karaman - Yeni Şafak

9 Temmuz 2010 Cuma