25 Ekim 2010 Pazartesi

"Tohum mevsimi" çoktan başladı ve bitiyor...

..
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Eylül ve ekim, ayı aynı zamanda "tohum mevsimi"dir.

Ağaçlar, yaz boyu yıpranan, tozlanan, rengi değişmeye başlayan yapraklarını dökmeye hazırlanıyor. Kimi ağaçlarsa dökmeye başladı bile...

Dökülen sadece yapraklar değil elbette. Bakıp geçtiğimiz, kimi zaman baktığımız ama görmediğimiz (farketmediğimiz), adını sanını bilmediğimiz onlarca ağaç türünün tohumları (literatürdeki adıyla meyveleri) olgunlaşmış durumda. Parklarda, refüjlerde, kaldırımlarda, sitelerde gördüğümüz bir çok ağaç tohum vermiş (tohumlar dökülmese bile olgunlaşmış) durumda...

İçinde fide, fidan, ağaç ve orman gizleyen ve değerlendirilemediği için büyük oranda yok olan milyar kere milyarlarca tohum yeşil yaprakların arasında olgunlaştığının bir göstergesi olarak kurumuş kapsülleri ve koyu renkleriyle aslında bizi çağırıyor.

Örneğin, akasyanın (baklagiller familyasındaki) tohumu olgunlaştı, fasülye şeklindeki kapsülleri ve içindeki küçük, koyu renkli tohumcuk kupkuru olarak toplanıp ekilmeyi bekliyor. Atkestanesi ise, kahverenginin en güzel tonunu barındıran, parlak dokulu tohumlarını bir iki hafta içinde dökmeye başlayacak. Meşe içinse -tütüne bağlı olarak değişmekle birlikte- eylül sonu veya ekim ayını beklemek gerek. Diğer türler için tohumun olgunlaşma süresi daha uzun veya daha kısa olabiliyor. Olgunlaştığını anlamanın en kolay yolu, tarih/takvim gözetmek yerine, fizikî durumlarını dikkate almaktır.

Ağaç dikmek varken neden tohum?

Elbette ağaç türlerinin tohumunu ekmek, fidanını dikmeye engel değil, engel olmadığı gibi biri diğerine alternatif de değil. Ama fidan (ağaç) dikmek için bir fidanlığa (öncelikle bulmanız gerek tabi) gidip satın almanız gerek. Sonra dikim mevsimini de gözetmeniz, bununla birlikte yetişip büyüyebileceği (korunaklı) uygun bir yer de bulmanız gerek.

Ancak tohum için bunların hiçbirine -gerçekten- gerek yok. Fizikî görünümünden olgunlaştığı anlaşılan ağaç tohumları, dallardan ve/veya dökülmüş ise ağacın altından toplanarak evde, ofiste, terasta, balkonda, pencere kenarında saksıya veya küçük pet bardaklara çimlenmek üzere ekilebilir. Çimlenen ve fideye dönüşen tohum için pet bardak veya saksı ilerleyen zamanda yeterli gelmeyecektir. Bu durumda fide, saksının bir büyüğüne uygun şartlarda alınarak gelişimini sağlıklı sürdürmesi sağlanabilir. Eğer "bonzai" yapmayı düşünmüyorsanız, ilerleyen yıllarda fidan olacak fideyi doğada uygun ortama (bahçe, park, dağ, tepe vs...) dikebilirsiniz.
.Haydi o zaman parklara, bahçelere; dağlara, tepelere; cins cins, çeşit çeşit tohum toplamaya; ister saksıya ister toprağa ekmeye... Adı üstünde "ekim" ayı...
.
TEKRARDA FAYDA VARDIR, 180 KERE BİLE OLSA:
Bugün 1 Eylül ve "Tohum mevsimi" başladı.

"Meke Gölü'nden Meke Çölü'ne!"

.
"Meke, ölüyor suyunu çeke çeke!

.
Konya’nın Karapınar ilçesinde volkanik patlamayla 5 milyon yıl önce meydana gelen kraterin, zamanla dönüşüme uğrayıp su ile dolması sonrasında oluşan Meke Gölü, şu sıralar var olma mücadelesi veriyor.
.
Yakın zamana kadar büyüleyici görüntüsüyle görenleri kendine hayran bırakan ve dünyanın 'nazar boncuğu' olarak anılan Meke, kuraklık yüzünden çöle döndü. Volkanik yapıya sahip göl, tuzlu olması nedeniyle Meke Tuzlası olarak da bilinmekte. Taban suyuyla beslenen ve her mevsim kendisine has güzelliği ile dikkat çeken Meke Gölü, yakın zamana kadar yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olma özelliğinin yanı sıra onlarca klip, sinema ve reklam filmlerinin de cazibe merkezi durumundaydı. Bundan 5-10 yıl öncesine kadar 200 kuş türünün ürediği ve yaşadığı Meke Tuzlası'nda su seviyesinin düşmesi ve bataklığın artması sonrasında adacıklar oluştu.
.
Son yıllarda küresel ısınma, yağışların azalması, ve bilinçsiz tarım sulaması yüzünden yer altı suları çekildi, gölde yaşayan kuş türleri de burayı terk etti. Öyle ki Meke Gölü, görenleri kendisine hayran bıraktığı ihtişamlı günlerinde her yıl bahar aylarında gelen flamingolara yurtluk yapıyordu. Gölün bataklık hâline gelmesi ve göl içerisinde bulunan sazlık alanın kesilerek yok edilmesinden sonra flamingolar artık Meke'ye gelmez oldu. Yaklaşık 8 yıldan bu yana bitkin durumdaki Meke Tuzlası, barındırdığı onlarca kuş türünün kendisini terk etmesiyle daha bir yalnız."
.

.
"MEKE KRATER GÖLÜ, KONYA'NIN KARAPINAR İLÇESİNDE, SÖNMÜŞ BİR VOLKAN KRATERİNİN SUYLA DOLMASIYLA OLUŞAN VE ORTASINDA ADACIKLAR BULUNAN GÖL. KARAPINAR-EREĞLİ YOLUNUN 7 KM'DEKİ SAPAKTAN 2 KM İÇERDEDİR. GÖL VE BİRİNCİL KRATER ÇUKURUNUN UZUNLUĞU 800 M, GENİŞLİĞİ 500 M DİR. 12 METRE DERİNLİĞİNDEDİR. 4-5 MİLYON YIL ÖNCE (PLEİSTOSEN ÇAĞDA) VOLKANİK PATLAMA SONUCU OLUŞAN BU KRATER (PİROKLASTİK KONİ), ZAMANLA SUYLA DOLARAK GÖLE DÖNÜŞMÜŞ VE DAHA SONRA, GÜNÜMÜZDEN 9000 YIL ÖNCE İKİNCİ BİR VOLKANİK PATLAMA İLE GÖLÜN ORTASINDAKİ İKİNCİ VOLKAN KONİSİ OLUŞMUŞ, ZAMANLA O DA SUYLA DOLARAK İKİNCİ BİR GÖLE DÖNÜŞMÜŞTÜR. MEKE GÖLÜ DENİZ SEVİYESİNDEN 981 M YÜKSEKLİKTEKİDİR. ANA MEKE'NİN ORTASINDA BULUNAN VE SU SEVİYESİNDEN 50 M YÜKSEKLİKTE OLAN VOLKAN KONİSİNDEKİ GÖL 25 M DERİNLİKTEDİR VE SUYU TUZLUDUR. MEKE MAARI 2005 TARİHİNDE RAMSAR SÖZLEŞMESİ'NİN LİSTESİNE DAHİL ETTİRMİŞTİR. ADAYI OLUŞTURAN VOLKANİK KÜTLENİN YAPISI, EN ŞİDDETLİ YAĞMURLARI BİLE HEMEN EMECEK YETENEĞE SAHİPTİR. MEKE'NİN BİÇİMİNİN BİNYILLARDIR BOZULMAMASININ NEDENİ BUDUR. AMA SON YILLARDA KONYA HAVZASI'NDAKİ YERALTI SULARININ BİLİNÇSİZ TÜKETİMİ YÜZÜNDEN YAZ AYLARINDA TAMAMEM KURUMAKTADIR. AYRICA ÖZEL KUŞ ALANIDIR. GÖÇMEN KUŞLARIN TÜRKİYE ÜZERİNDE MOLA VERDİĞİ NADİR DOĞA HARİKALARIMIZDAN BİRİDİR. NE YAZIK Kİ KURUMAYA YÜZ TUTMUŞTUR." ALINTI: VİKİPEDİ
.


.
Meke Gölü'nde Meke Çölü'ne!
.
Dünyada bir benzeri Kanada'da bulunan Meke Krater Gölü, birçok dizi film, klip, reklam ve tanıtım çekimlerine de ev sahipliği yaptı. İngiliz haber kanalı Channel 4 de 2007'de çekimler yaparak iklim değişikliği ve gölün geleceğine yönelik program hazırlamıştı. Meke, Türkiye'nin ilk ve tek çölü Karapınar Çölü'nün de komşusu. Karapınar Çölü'nde 1950'li yıllarda yeşillendirme anlamında dünyanın en başarılı çalışması yapıldı. Çalışmalar resmen çölü kovdu, kum tepeleri yok oldu, insanlar kum fırtınalarından kurtuldu. O tarihten sonra yollar kum fırtınaları ile kapanmadı, insanlar kumda kaybolmadı. Bir zamanlar uçsuz bucaksız çöle bakan Meke, şimdi yemyeşil bitki örtüsüne bakıyor cansız cansız. 'Cansuyu'nu bekleyerek...
.
ALINTI: Aksiyon, (Sayı: 825 / Tarih : 27-09-2010, Fotograflar: Ali Ünal)