31 Ağustos 2010 Salı

EN ÜST DÜZEYDE İTİRAF: "Heyelan, ağaçları kesip orman arazisini çay bahçesi yaptığımız için oldu."

.

.
"...Buralar daha önce ağaçlıktı. Ağaçlığı çaylık alana çevirince erozyon meydana geldi..."

"...Bir Rizeliysen, Rizeli olarak veya Trabzonlu olarak burada yağmurun olup olmamasını bırak heyelanın olmaması diye bir sorun var mı Rize'de ve Trabzon'da? Niye? Bunun tek nedeni var arkadaşlar. Ormanlar hakkını alır, dere yatağında akar, bunu unutmayın. Bakın burada da aynı şeyi görüyoruz. Ben çocukluğumuzu biliyorum. Bizim orman olan yerlerimizi biz ne yaptık? Ormandan çıkardık, çaylığa dönüştürdük. O zamanlar evlerimizin altında ahırlarımız vardı, o gübreleri kullanırdık. Ama daha sonra biz bu gübreleri ne yaptık? Tamamıyla evlerimizin altını boşalttık ve Avrupa gübresi dediğimiz kimyasal gübreyi kullanmaya başladık. Kimyasal gübreyi kullanmaya başladıktan sonra toprak adeta bir balçığa dönüştü. Şimdi bu tür yağmurla bütünleştiği anda toprak ne oluyor, adeta bir balçık olarak, adeta su noktasında çok daha katı bir şekilde bir bulamaç gibi akıp geliyor. Bunları gördünüz. Akan yerlere bakın, çaylıklar. Ağaçların olduğu yerlere bakın, orada bir direnme var çünkü erozyona karşı en büyük tedbir nedir? Köklü ağaçlardır ama çayın kök noktasında öyle bir yapısı yok.''
.
-Recep Tayyip Erdoğan / Başbakan-
..

"Doğal arsız"

.

.
"Doğal arsız


İstanbul’da, mesela Tuzla’da “sel felaketi” oluyor. “Doğal felaket” ya, “doğal”, yani normal sayılıyor. Oysa “anormal arsızlık” dereleri yutmuş. Dere yataklarını değiştiren inşaatlar, dere yatağı dolduran molozlar, dere yatağına kusan arsızlar!
Rize’de sel felaketi oluyor. “Tabii afet” ya, “tabii”!
Bakan koşuyor, koşan bakıyor, “vah vah çok üzüldük 12 canımıza”. Gündoğdu bir anda Pakistan oluvermiş ama “doğal”!
Oysa Karadeniz epeydir usanmaya başlamış.
HES denen hidrolektrik santral furyası; kimi gizli gizli, sinsi sinsi.Ağaçlar kesiliyor, dere yatakları saptırılıyor, sapıttırılıyor; molozlar yatakların bağrına kusuluyor.
Ama felaket doğal! Doğanın öfkesi ile insanın arsız doğası birbirine karışıyor.
Kendi yurdunu yağmalayan, kendi toprağını yutan, kendi deresini kurutan, kendi sonunu hazırlayan, kendi hayatını çürüten bir arsızlık humması. Arsızlığın temel şartı; duyarsızlık, umursamazlık.
Doğasını korumak isteyenleri hor gören; yağmanın kod adını sözde büyüme, kalkınma koyan bir küstahlık seli.
İsyan eden doğaya karşı boynu bükük gibi duran, ama arsızlığa isyan eden insanı “Herkes aklını başına alsın” diye tehdit edebilen bir “çevre ve orman” bakan körlüğü.
Habertürk sitesindeki bir okur yorumuyla insanlara ve doğaya başsağlığı dileyeyim:
“Şu ana kadar bu habere 28 yorum yapılmış. FB ve GS ile ilgiliyse 400 küsur yorum var. Ne milletiz ama! Neysek oyuz. Neyi hak ediyorsak onu yaşıyoruz. Durum budur.”
.
..."
.
Umur Talu - Habertürk

26 Ağustos 2010 Perşembe

Hayvanlar için de bir kap su!

.
.
Konuyla ilgili diğer görselleri edinmek için tıklayınız.

Seyfe Gölü kurudu!

.


Seyfe Gölü uzaktır...

Gölün suyunu kestiler. Şimdi "Niye kurudu?" diye düşünüyorlar.

Göle su sağlayan havzanın suyunu kanallar açarak ve çok para harcayarak kuruttular.

Şimdi arada bir gidip bakıyorlar:

"Göl niye kuru?..."

*

Seyfe Gölü, Anadolu bozkırının ortasındadır.

Her sonbahar Rus steplerinden gelen milyonlarca flamingo, balıkçıl, yaban kazı, yeşilbaşlar bu gölde toplanırdı. Orası büyük göç yolu üzerinde toplantı yeriydi.

Ve benim görüp áşık olduğum, sevdamdı Seyfe Gölü... Ama artık yok...

Kaç senedir kuşlar uzak yoldan bulut bulut yine geliyorlar, gölün üzerinde daireler çize çize dönüp duruyorlar. Tıpkı depremde yıkılmış bir kentin, canlı kalmış fertleri gibi çığlıklar ata ata... Ve gidiyorlar...

*


.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Coğrafya Bölümü yüksek lisans öğrencileri, Seyfe'yi kurtarmak için yollara düştüler; Gökhan, Okan, Muhammed... Prof. Dr. Murat Türkeş'in danışmanlığında adeta çırpınıyorlar.

Devlet adamlarının ayıplarını yüzlerine vura vura...

Ağlamaklı köylüler onlara, "Niye geç kaldınız, otuz sene önce neredeydiniz?" dediler, ama geçlerin en büyüğü 24 yaşındaydı...

Proje Koordinatörü Hülya Çeşmeci, Seyfe'nin son halinin fotoğrafını getirdi; suyun yerinde bir beyaz toz var...

Ölmüş Seyfe...

Akademisyenler o beyaz tozun, çevre insanında yoğun kansere yol açmakta olduğunu tespit ettiler...

*

Sadece göl ölmüyor... Sadece gölün kuşları da ölmüyor... Göl öldüğünde, kendi insanını da yok eder... Kuşlar gibi çekip gidenler giderler... Kalanlar yaşayamaz...

Sonuçta; bir avuç genç yaşatmak istese de, yüzlercesi gibi Seyfe de devletin koltuklarına oturmuş aptalların elinden kurtulamadı...

Bilgisizliğin, görgüsüzlüğün, açgözlülüğün, hırsızlığın, yağmacılığın, bedavacılığın öbür kurbanı tam 300 sulak gibi...

Seyfe; gözlerden uzak ölürken, onun öyküsü, bu verimli-güzel yurdun nasıl yok edildiğinin en kısa hikáyesidir belki...
.
ALINTI: Bekir Coşkun - Hürriyet
.
.
[SEYFE GÖLÜ. KIRŞEHİR'İN 35 KİLOMETRE DOĞUSUNDA BULUNAN SIĞ SEYFE GÖLÜ, 15 KİLOMETREKARELİK BİR ALANI KAPLAMAKTADIR. DENİZDEN 1.080 METRE YÜKSEKLİKTE OLAN GÖLÜN BULUNDUĞU SEYFE OVASININ TAMAMI 152.200 HEKTARDIR. BUNUN 1550 HEKTARI GÖL, 9700 HEKTARI GEÇİCİ BATAKLIK, GERİYE KALANI İSE TARIM ALANIDIR. GÖLÜN DERİNLİĞİ, İÇERİYE DOĞRU 200 METRE İLERLEDİKÇE 4–5 METREYİ BULMAKTADIR. EN DERİN YERİ 10 -12 METRE ARASINDADIR. YAZIN SUYU İYİCE AZALAN SEYFE GÖLÜ'NÜN KIŞ AYLANNDA BOL YAĞIŞ NEDENİYLE KABARDIĞI VE ETRAFININ BATAKLIĞA DÖNÜŞTÜĞÜ GÖRÜLÜR. KAPALI HAVZA OLDUĞU İÇİN SUYU, DURDUKÇA TUZLANIR. BU NEDENLE TOPRAK ÇORAKLAŞIR. TUZLU SUYA SAHİP OLMASI NEDENİYLE TEKEL İŞLETMESİ TARAFINDAN TUZ İŞLETMELERİ AÇILMIŞTIR. SEYFE GÖLÜ, DÜNYADA NESİLLERİ AZALAN FLAMİNGO KUŞLARININ KONAKLADIĞI BİR YERDİR. 600 BİNDEN FAZLA ÇEŞİTLİ TÜRDEN KUŞLARIN BULUNDUĞU BU ALAN MİLLİ PARK ALANI HALİNE GETİRİLİYOR. AV MEVSİMİNDE AVCILAR TARAFINDAN VURULAN BU KUŞLARIN NESİLLERİNİN AZALMAMASI İÇİN ÖNLEMLER ALINIYOR. 50 AYRI KUŞ TÜRÜNÜN KULUÇKAYA YATTIĞI, 182 KUŞ TÜRÜNÜN BARINDIĞI "KUŞ CENNETİ" NE YAKLAŞIK 25 KUŞ TÜRÜ DE GÖÇ SIRASINDA UĞRAMAKTADIR. MUCUR'A 20 KİLOMETRE OLAN TEKTONİK GÖL NİTELİĞİNDEKİ SEYFE GÖLÜ NÜN BATISINDA SEYFE VE GÜMÜŞKÜMBET, DOĞUSUNDA KIZILDAĞ VE KARAARKAÇ, KUZEYİNDE MALYA DÜÇ, GÜNEYİNDE YAZIKINIK VE BUDAK KÖYLERİ BULUNMAKTADIR. SEYFE GÖLÜ, ARALIK 2006'DA KURUMUŞTUR.] VİKİPEDİ
.
Ne yazık ki "Türkiye gün geçtikçe kuraklığa teslim oluyor..."